karşınızda komedi dükkani yönetmeni
komedi dükkanı yönetmeni kim işte gerçek adı ve resmi
Herkes onu Merak Ediyor Komedi Dükkanı programındaki sadece sesi bilinene gizli yönetmen kim?
gerçek adı nedir diye. herkes onun tanımak istiyor resimlerini arıyor hayatını merak ediyor
nasıl bir tip olduğun anlamak istiyor. işte patlakhaber "Arkadaşım ne yapıyorsun Gerizekalı" diye
Tolga Çeviği Yönlendiren oyunu yöneten yönetmen arkadaşımı arıyor.
Yönetmen arkadaşın asıl adı Fırat Doğu Parlak.
Patlakhaber bu haberde bonus olarak yönetmenin "müzisyen arkadaşım gelsin" dediği piyanistin de ismini ve resmini paylaşıyor. artı esrarengiz yönetmenin ve Tolga Çeviğin Posta Gazetesinde yaptığı söyleşiyi de paylaşıyoruz.
“Komedi Dükkanı” fikri kimden çıktı?
Tolga Çevik: Geçen sene Plato Film “Bize televizyon için bir şeyler yapsana” dedi. “Ne yapayım?” dedim. “Ne istiyorsan yap” dediler. Komedi Dükkanı’nın formatını hazırladım. Bir araya geldik. Konuşurken Sinan Ağabey (Çetin) “İsmi ‘Komedi Dükkanı’ olsun” dedi..
Yönetmen: Komedi Dükkanı’nın isim babası Sinan’dır. Programı ona anlatır anlatmaz “İsmi ‘Komedi Dükkanı’ olsun” dedi.
TÇ: Komedi Dükkanı ismi program beğenilmezse “Dükkanlar açık kalmış” deyip dalga geçerler diye başta pek hoşuma gitmedi. Benim aklımda programın ismini “Komedi şeysi” koymak vardı.
‘PROGRAMIN FORMATI ASLINDA BU DEĞİLDİ’
Komedi şeysi?
TÇ: Tabi! “Neysi?” belli değil. Ona seyirci karar versin istemiştim. Ama Komedi Dükkanı ismini duyan herkes bayıldı. Başladığımızda programın formatı bu değildi. Biz bir stand up yarışması yapalım istemiştik.
Yarışmayı da ben yönetecektim. Sonra dedim ki “Ben stand up’çı değilim. O başka bir şey. Ben onun adamı değilim.”
Nesi var ki stand up’çıların?
TÇ: Bir şeyleri yok. Aksine çok da severim. Ayrıca yapanlara gıpta ederim. Bunu Türkiye’de en iyi yapan adam da benim akrabam. (Cem Yılmaz, Tolga Çevik’in eşi Özge Hanım’ın ağabeyi)
Cem Yılmaz ile aranız nasıldır?
TÇ: Ben Cem’e ne diyeyim ki adam işini 10 numara yapıyor. şimdi böyle bir adam varken başkasının çıkıp aynı işi yapması bana abesle iştigal gibi geliyor. Ben aktörüm. Aktör olarak komik bir şey oynamak başka komedyen olmak başka bir şeydir. Komedi Dükkanı’nda da aktörlük yapıyorum zaten. Ben komedyen olduğumu hiçbir zaman söylemedim. Böyle olduğuma da inanmıyorum. Mesela ben şu sıralar acilen çok ağlatan bir rol oynamak istiyorum. Hatta öyle bir oynayayım ki millet hüngür hüngür ağlasın.
‘KOMEDİ DÜKKANI ASLINDA ÇOK ACIKLI PROGRAM’
Ben Organize İşler’deki Süpermen rolünde seni hem komik hem de çok duygusal bulmuştum.
TÇ: Orada canlandırdığım karakter komikti ama içinde ciddi bir hüznü de vardı. Bak aslında burada herkesin kaçırdığı bir şey var. Komedi Dükkanı’nda yaptığımız iş aslında çok acıklı bir şey. Orada zavallı bir adam var. Hiçbir şey yapamayan, oyuncu olmayan çalışan ama beceremeyen, bu arada komik duruma düşen bir zavallı. Adam hiçbir şey yapamıyor. Ama her şeyi yapması isteniyor.
Senin gizemli yönetmen olarak Komedi Dükkanı’na girişin nasıl oldu?
Yönetmen: Aslında başladığımızda kafamızda yönetmen rolünü oynayacak kişi başka biriydi. Ben işin yapımcısı olarak sahne arkasındaydım. Çekimlere başlarken Tolga’nın ne anlatmak istediğini çok iyi
biliyordum. Yönetmen olarak düşündüğümüz arkadaşımız ise tam olarak anlayamadı. Fakat iş işten geçmişti. Salon ağzına kadar seyirci doluydu. Baktık ki olmayacak. Komedi Dükkanı’nı birlikte yaptığımız İlhan Uzundurukan beni kolumdan tutup içeri yolladı. “Fırat bu işi senden başka yapacak kimse yok. Hemen git ve yönetmen sen ol” dedi. O günden sonra da böyle devam ettik.
Sen aslında Komedi Dükkanı’nın yapımcısısın?
Yönetmen: Evet Plato Film’de yapımcı olarak Sinan Çetin ile birlikte çalışıyoruz.
‘HİÇBİR YAZILI METİN YOK KAFAMIZA GÖRE OYNUYORUZ’
Gerçekten hiçbir yazılı metin yok mu, aklınıza estiği gibi mi oynuyorsunuz?
TÇ: Benim büyük kayınbirader Can (Yılmaz) bize skeçler yazıyor. Fakat benden nefret ediyor. Çünkü
bugüne kadar o skeçleri hiç oynamadım. Yönetmen: Can’ın yazdıkları benim çok işime yarıyor. Çünkü Can başı sonu belli bir metin yazdığı için hikayenin nereden başlayıp nerede biteceğini ve nasıl gideceğini biliyorum.
Tolga, Cem Yılmaz gibi bir kayınbiraderinin olması insanı sahneye çıkarken korkutan bir şey mi?
TÇ: Korku değil ama başlarken bir endişem oldu. O da yaptığım iş acaba Cem Yılmaz’a karşı “Bak arkadaş o iş öyle değil, böyle yapılır” anlamına gelebilir mi endişesiydi. Çünkü ben asla böyle bir
saygısızlığın içinde bulunamazdım.
Nasıl yendin bu endişeyi?
TÇ: Düşündüm ki ben zaten başka bir şey yapacağım. Ben bir oyuncuyum ve orada oyuncu olmak isteyen bir zavallıyı oynayacaktım.
‘FIRAT SAHNEDE SONG GİBİ’
Gizemli yönetmenin oyunculuğunu nasıl buluyorsun?
TÇ: Komedi Dükkanı’na başlarken Fırat bize harika paslar atıyordu. Fakat şimdi Fırat bayağı bayağı Galatasaraylı Song gibi oldu. Defansta duruyor ama arada depar atıp gol de atıyor. Daha ne istersin ki? Komedi Dükkanı’nın yüzde 50’si Fırat. Hatta yapımcı ve oyuncu olmasının dışında arada rejiyle de
ilgilendiği için yüzde 50’den fazlası...
Yönetmen: Yok canım estağfurullah. Burada aslında bütün yük Tolga’da. Çünkü sahnede o var. Göz önünde olan o. En ufak bir hatada hiç kimse yahu bu yönetmen ne kadar kötü oynuyor demez. Direkt sahnedekine yüklenirler.
‘GİZEMLİ YÖNETMEN KOMEDİ DÜKKANI’NIN YAPIMCISI ÇIKTI’
Gizemli yönetmen sen kimsin anlatsana?
Yönetmen: Ben ne yönetmenim ne oyuncuyum ne de komedyenim. Ben aslında bir televizyoncuyum. Plato Film’in televizyon projelerinden sorumlu yapımcısıyım.
“Ben bu oyunculuk işini de iyi kıvırdım. Artık oyuncuk da yapmalıyım” diyor musun?
Yönetmen: Hayır asla demiyorum. Çünkü televizyon dünyasında bugüne kadar gizemli adamların bir süre sonra kendilerini tutamayıp başka işlere atladıklarını ve sonra nasıl rezil olduklarına çok şahit oldum. O havalara hiç girmem. Ben zaten televizyon dünyasının içindeyim. Bir sürü dizinin, programın yapımcılığını yapıyorum.
TÇ: Sen bakma onun öyle söylediğine ben kesin bir gün Fırat’ı televizyona çıkaracağım. Komedi Dükkanı’nda değil ama ileride başka bir programda Fırat ekrana çıkacak. Projesi hazır.
Yönetmen: Ben bu gazla yarın sahneye çıkar stand up yapmaya başlarım
‘YÖNETMEN PROFESYONEL BİR OYUNCU OLSAYDI KOMEDİ DÜKKANI TUTMAZDI’
Belki de kameranın önüne geçince büyü bozulacak...
TÇ: İnan bana çok daha başarılı olur. Konservatuarda hocalar bize “İyi oyuncu olmak istiyorsanız, oynamayın, doğal olun” derlerdi. Fırat bunu yapabiliyor. Çok zor bulunan bir yetenektir bu. Biz yönetmen
olarak Fırat’ın yerine bir oyuncuyla çalışsaydık şu an Komedi Dükkanı yoktu.
‘ALLAHIM NE OLUR SEYİRCİ GÜLSÜN DİYE DUA EDİYORUM’
Peki, gizemli yönetmen oyunculuğu sevdi mi?
Yönetmen: Oyunculuk çok zor bir şeymiş. 35 bölüm çektik. Her bölümde oyun başlayana kadar dakikalarca dua ediyorum.
“Allahım ne olur rezil olmayayım” diye mi?
Yönetmen: Yok. “Allahım ne olur seyirci gülsün” diye... Çünkü seyirci gülmezse çok kötü olur. şu ana kadar hiç gülmeden ayrılan olmadı Allah’a şükür.
TÇ: Aslında bir bölümde benim çok duygusal girdiğim ve seyirciyi neredeyse ağlatmak üzereyken bitirdiğim bir an var. Bizim bir hayalimiz de bu. Komedi Dükkanı’nın finalinde en son bölümde hep
beraber hüngür hüngür ağlayarak bitireceğiz.
‘KOMEDİ DÜKKANI’NI BİTİNCE TRAJİK VE DUYGUSAL BİR İŞ YAPACAĞIM’
Komedi Dükkanı bitince ne yapacaksınız?
TÇ: Komedi yapmayacağız. Tam tersi bir iş yapacağım. Çok ağır duygusal ve trajik bir proje var aklımda.
İzleyici garipsemez mi?
TÇ: Neden garipsesin ki?
Sen komik bir adamsın. Filmlerinde de Avrupa Yakasında da komik bir karakteri oynuyorsun?
TÇ: O işlerde bana komik bir rol yazılıyor da ondan. Seyircinin garipsemesi benim çok derdim değil. Komedi Dükkanı’nın ilk bölümü yayınlandığında da izleyicinin yarısı “Bu adamlar ne yapıyor orada?”dediler. Biz doğru olduğuna inanıyorsak para kazanmasak da o iş tutar.
Yönetmen: Biz Plato’da “Acaba televizyona ne koyarsak izleyici izler” demiyoruz. “Biz bir şey yapalım seyirci izlesin” diye yapıyoruz.
Bu biraz ukalalık olmuyor mu?
Yönetmen: Yok değil.
TÇ: Bunun altında yatan bir gerçek var. Mesela bu o kadar acıklı bir durum ki Türkiye’de Komedi Dükkanı’ndaki ‘arkadaşım’ adı altında en az 2 buçuk milyon insan var. Adam kendini seyredip gülüyor.
Tolga’ya neden “arkadaşım” da Salih Kalyon’a “beyefendi” idi?
TÇ: Onun mantığı şu: İki tane aynı jenerasyondan gelen insan var. İkisi de sıfır. Oyuncu olmaya çalışan bir beceriksiz ve başarılı ama şansız olduğu için son işini yapan ve bunun farkında bir yönetmen. Bunların yanında bir de kendilerinden daha tecrübeli ve yaşça daha büyük biri var.O da Salih Ağabeydi. Yönetmen de saygı gereği ona “beyefendi” diye hitap ediyordu.
‘TRT GENEL MÜDÜRÜ PARA HARİÇ HİÇBİR KONUDA BİZİ KIRMADI’
TRT her şeye rağmen hâlâ soğuk bir ekran. TRT’ye geçerken bunu düşündünüz mü?
TÇ: TRT’den yana bir korkumuz olmadı ama zaten yeni bir şeyi bir başka kanala geçirmekten korktuk. Dükkanın semtini değiştirirken tek korkum acaba müşteri yeni adreste bizi bulabilir mi, bulsa da gelir mi idi. Çok şükür müşteri hem buldu hem de geldi.
Yönetmen: TRT’nin Yeni Genel Müdürü İbrahim şahin bizzat istedi bu işi zaten. İyi ki de ona vermişiz. Çok doğru bir adam. Biz Plato olarak o güne kadar TRT’ye gidip de size bir iş yapalım dememiştik. İbrahim Bey sağ olsun bugüne kadar para hariç hiçbir konuda bizi kırmadı. (Gülüşmeler) Yanlış anlaşılmasın bunu şu anlamda söylüyorum. Çok büyük rakamlar konuşuldu. O rakamların çok altında TRT ile anlaştık.
‘16 MİLYON KİŞİ KOMEDİ DÜKKANI İZLİYOR’
Komedi Dükkanı neden bu kadar tuttu sizce?
Yönetmen: Bu kadar tutacağını ben de tahmin etmiyordum. Ama şunu çok iyi biliyordum ki bu işin çok özel ve kaliteli bir izleyicisi olacak. Çünkü yapılmamış bir işi yapıyorduk. Ve Tolga gibi bir adamla çalışıyorduk.
TÇ: Bize gelen rakamlara göre 12-16 milyon insan Komedi Dükkanı’nı seyrediyor. Bir araştırma şirketi buldu bu rakamı.
Yönetmen: Bir işin ne kadar tuttuğunu sokaktan ölçerim ben. Bu rakamlardan daha önemlisi sokaktaki
vatandaşın tepkisi. Bu müzik için de böyledir. Adam 1 milyon kaset satar ama sokakta kimse dinlemiyorsa o iş kötüdür.
‘HAYATIMDA HİÇBİRŞEY DEĞİŞMEDİ HALA KEBAPÇIDA HESAP ÖDÜYORUM’
Gizemli yönetmen olunca evde hanımın bakışları değişti mi?
Yönetmen: Daha kötü oldu. (Gülüşmeler) Öyle bir durum yok hayatımızda. Benim hayatımda bir şey değişmedi ki. Kebapçıda kebap yedikten sonra “Ağabey senden para mı alcağız?” deseler daha güzel
olurdu. Ama öyle bir şey olmuyor. Kebabı yiyor parasını da herkes gibi ödüyorum. Çünkü benim yüzümü tanımıyorlar.
Sesini de mi tanımıyorlar?
Yönetmen: Yüz binde bir tanıyan çıkıyor.
TÇ: Bir yerde beraber oturunca gelip
soruyorlar. Ama ben Fırat o an orada olsa bile “şu an burada yok” diyorum.
‘FIRAT ANNEM GİBİ OLDU’
Sahnede nasıl iletişim kuruyorsunuz?
Yönetmen: Tolga’ya sahnede “şunu yap” derken çok dikkat ediyorum. Sahnede yaptığı işe o kadar fazla konsantre oluyor ki şuradan şuraya atla diyorum o uçuyor. Bir yeri kırılacak diye ödüm patlıyor. O nedenle artık “ayağını şuraya koy öteki ayağınla şuradan şuraya geç” diyorum.
TÇ: Annem gibi oldu. “Arabayla Ankara’ya gidiyorum” diyorum. “Araba tehlikeli uçak bileti aldık. Sen uçakla git diyor.”
Tolga neden artık komedyenler siyasi mizah yapmıyorlar?
TÇ: Ben 6 yaşındayken 12 Eylül İhtilali olmuş. Benim babam avukat, çocukluğum boyunca bana “Aman oğlum” dedi durdu. şimdi sen benim nasıl siyasi mizah yapmamı beklersin. O nedenle bende siyaset yolu kapalı. Mizahtan, dramadan ötesi yok bende. Yeni komedyenler ya da oyuncular bu konuda hiçbir
yaşamışlığı olmayan bir nesilden geliyorlar.
Komedi Dükkanı ne kadar daha devam edecek?
TÇ: Bitmesine çok az kaldı. Gidişata da bakıyoruz. Bu hafta sezonun son Komedi Dükkanı yayınlanacak. Ardından yeni sezonda sezonun sonunu görmeden Komedi Dükkanı bitecek. Çünkü bir sezon daha gitmez. Komedi Dükkanı’nın bir sezonluk ömrü daha yok, olmamalı. Bu işin bir gerçeği var. İnsanları bıktırmamak lazım. Çok iyi şeyler iyiyken bitmeli. Yönetmen: Önümüzdeki sezon da TRT’de devam edeceğiz. Ama sezon bitmeden bir daha başlamamak üzere bitireceğiz. Kaç bölüm çekip bitireceğimize karar vermedik ama kaç bölüm çekmeyeceğimize verdik.
Yorumlar