Sari Okuzun hikayesi
Sarı Öküz Hikayesi
Sohbetlerde muhabbetlerde misallerde bu hikaye çok anlatılır. ve çok aranır. çokta anlamlıdır.
İbretli hikayelerdendir sarı öküzün hikayesi. Özetle neyi anlatır şunu anlatır. Taviz vermeye başladın mı sonu gelmez olduğunu.
ilk defa vakit gazetesinde efsane yazar Rahmetli Hasan Karakaya'nın sayfasında okuduğum (evet hergün 1 tam sayfa veya yarım sayfa yazı yazardı) Sarı Öküzün hikayesini buraya da Hasan Karakaya yı rahmetle anarak ekliyorum.
Arayanlar için: Sarı ineğin hikayesi, sarı öküz hikayesi sarı bizonun hikayesi sarı boğanın hikayesi sarı koyunun hikayesi, sarı öküz kıssası,sarı ineğin kıssası olarak da kelime geçirelim. ve hikayeyi paylaşalım.
Eski zamanların birinde bir otlakta “öküz sürüsü” yaşarmış...
Yaşarlarmış yaşamalarına ama; civardaki “aslan”lar, bir türlü rahat bırakmazlarmış onları..
Hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye...
Öküz dediğin de öyle yabana atılır bir hayvan değil tabiî... Bir araya toplandılar mı, kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları...
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı;
“Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor” demiş aslanlardan birisi...
“Evet” diye tasdik etmiş diğerleri...
“Nereye gideriz” diye düşünürlerken, “Bir dakika” diye bir ses duymuşlar gerilerden...
Herkes dönüp bakmış sesin geldiği tarafa...
Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan “topal aslan”mış söze atılan...
“Hayır” demiş, “Hiçbir yere gitmiyoruz
“Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi!..”
Kimse inanmamış ona, ama “Haydi bir şans verelim, ne çıkar” diye düşünmüşler...
Topal aslan, elinde beyaz bayrak, gitmiş öküzlerin yanına...
Öküzlerin lideri olan boz öküz, sormuş ne istediğini...
Topal aslan; “Saygıdeğer öküz efendiler” diye başlamış lâfa:
“Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik... Evet size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o, sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden!.. Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor... Onu gördüğümüzde ne kadar barışsever olduğumuzu unutup, size saldırıyoruz... Bunların hepsi sarı öküzün suçu... Verin onu bize; siz de kurtulun, biz de!.. Verin ki; bundan böyle barış içinde yaşayalım!..”
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş...
Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife...
Bir tek yaşlı benekli öküz karşı çıkıp “olmaz” demiş, ama kimseye dinletememiş sözünü...
Sonunda, zavallı sarı öküz, teslim edilmiş aslanlara...
SÜRÜNÜN SELÂMETİ İÇİN!
Diğerleri üzülmüşler üzülmesine, ama elden ne gelir ki!..
“Bütün sürünün selâmeti için” alt tarafı bir öküz deyip, “sarı öküz”ü gözden çıkarmışlar!..
Aslanlar, sarı öküzü alıp, bir güzel parçalamışlar ve doyurmuşlar karınlarını!..
Gerçekten de sözlerinde durmuşlar!.. Birkaç gün boyunca, sürüye hiç saldırmamışlar!..
Huzur içinde geçer olmuş günleri...
Topal aslan, boz öküzün yanına giderek “Günaydın” diye girmiş söze: “Gördünüz ya; biz aslanlar ne kadar uysal milletiz...
Yalnız, buraya bunu söylemek için gelmedim... Büyük bir problemimiz var!..”
“Nedir?” demiş, boz öküz, merakla...
“Şu sizin uzun kuyruklu öküz var ya” demiş topal aslan ve devam etmiş:
“Öyle uzun bir kuyruğu var ki, nereden baksak görünüyor... O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor... Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz... Gelin, verin onu bize ve bu mevzuyu burada kapatalım...
Eskisi gibi, barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün!..” Boz öküz yine istişare yapmış sürünün ileri gelenleriyle!.. Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan... Hepsi de, “Verelim gitsin” demişler!..
İstişare daha da kısa sürmüş bu defa...
Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden!..
Saatler sürmüş zavallının çırpınışları, ama sonunda o da yenik düşmüş aslanların pençelerine...
Uzatmayalım...
“Ver filanca öküzü, al barışı!..” şeklindeki alışverişler, defalarca yaşanmış “aslan”lar ile “öküz”ler arasında!..
“Fedakârlık”ta bulunup, aslanlara “ziyafet” çekenler, hep “öküz”ler olmuş!..
BİZ NİYE KAYBETTİK?
Ama, bu arada; her geçen gün daha da semirmiş aslanlar!.. Alabildiğince güçlenmişler...
“Öküzler” ise, her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler...
Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış...
Artık bir sebep bile söyleme gereği duymuyorlarmış; “Verin bize filanca öküzü, sonra karışmayız haaa” derlermiş sadece!..
Zavallı öküzlerin “hayır” diyebilecek güçleri kalmamış...
Hepsi birer birer can veriyorlarmış aslanların pençesinde...
Aralarında “boz öküz”ün de bulunduğu birkaç tanesi kalmış en sona...
Bir gün; kalanlar bir araya toplanıp durum değerlendirmesi yapmışlar...
Öküzlerden biri;
“Ne oldu bize, oysa ne kadar da güçlüydük aslanlara karşı... Bu savaşı ne zaman kaybettik?” diye sormuş ortaya...
“Biz, bu kavgayı” demiş boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek;
“Sarı Öküz'ü aslanlara verdiğimiz gün kaybettik!..”
Yorumlar